SEARCH BOX

SLIDER

BİR HAYLİ YORGUNUM

Belki biliyorsunuzdur sınava hazırlanıyorum.YKS sınavına.Bu kez son girişim olmasını umuyorum.
Çünkü 3.kez girmiş olacağım.Yine biraz korku var içimde.Bu kez de olmazsa diye.
Aslında bu her öğrenci de mutlaka vardır.Ben kaç kere girdim hala atamadım içimden...

Bugün itibariyle tam 108 gün var.Sayılı gün gerçekten çok hızlı geçiyor.Sınavı atlattıktan sonra rahatlayacağımı düşünmüyorum maalesef.
Açıklanma süreci,tercih süreci derken bir yazın yine gidiyor.
Geçen sene yaşadığım yerde bir kızın sınav kazanamadı diye intihar ettiğini duydum.Çok üzüldüm.
Ailesinin haberi bile yoktu gece yarısı ansızın olmuş.Hatta sınavın açıklandığından bile ailesinin haberi olduğunu sanmıyorum çünkü gece 1 de açıklandı.Ben uykudan uyandım baktım sonucuma.
Bende kazanamadığım için üzüldüm.Ama en azından benim ailem bu konu da anlayışlı da bir daha ki seneye denersin diyorlar.Hele bir de bu olayı duyunca daha çok tedirgin olup benimle konuştular.

Sınav dönemi çok stresli ve yorucu geçen bir dönem.Ders çalışmaktan,uykusuzluktan gına geliyor insana.Şuanda birçok öğrenci benimle aynı durumda.Bazen ders çalışmayı bıraktığım oluyor.Bu zamanlar da bloga kaçış yapıyorum.Her gün yazı yazmaya fırsatım olmuyor.Hatta yorum bile yapamıyorum.
Çok yorulduğumu hissediyorum.Ama vicdanım ders çalışmayınca rahat etmiyor.Bir şeylerin karşılığını almam için ders çalışmam gerek bunu biliyorum.
Anlayacağınız karmaşık bir ruh halindeyim.108 gün sonra neler olacak bilmiyorum.Bazen o günün çabuk gelmesini ve her şeyin olup bitmesini isterken bir yandan da bu düşüncemden kaçacak yer arıyorum kendime.


DÜZENLİ BİR ŞEKİLDE BLOG YAZMAK İÇİN ÖNERİLER

Her gün bir sürü blog açılıyor.Bir kısmının serüveni çok kısa sürüyor,bir kısmı da yoluna devam ediyor.Benimde bir-iki kez böyle kısa süren bir  maceram olmuştu.O zaman ki yaptığım hataları bugün yapmadığım için şu anlık yoluma devam ediyorum.
Bu başlık altında maddeler halinde size önerilerde bulunacağım.Dikkate almak ya da almamak sizin bileceğiniz iş.Ben blog aleminde daha önce bulundum ama hiçbir zaman bu kadar uzun kalmamıştım bu yüzden fikirlerim  yanlış gelebilir veya deneyimli bloglar daha farklı yol gösterebilir size.

1.Kendinize neden bir blog açtığınızı sorun
Çoğu insan kısa yoldan para kazanmak için geliyor.Ama blog üzerinden para kazanmak sanıldığı kadar kolay değil.Tüm umutlar tükenince de blog kendi kaderine terk ediliyor.
Bazı blogcular ise insanlar tarafından okunmak için blog açıyor ki bu da kısa dönemli oluyor maalesef.Takipçi sayısı artmayınca yazmak bırakılıyor.

2.Yazmak istediğiniz konuda blog açın.Öncelikle niş belirleyin
Herkes her konuda yazmak istemeyebilir.Belli bir uzmanlık veya bilgi birikimiz vardır ve bunun üzerinden ilerlemek istiyorsunuzdur.Kendinize niş seçin.Peki nedir bu niş?Niş tek bir amaç etrafında toplanmak.Bloglarla ne alakası var derseniz ona da açıklık getirelim hemen.Bir blog kurdunuz ve her alandan yazmak yerine belli bir konu etrafından ilerlemek istiyorsunuz.Örneğin nişiniz "makyaj" olsun.Böylece siz sürekli makyajla ilgili yazılar yazacaksınız.Yani belli bir konu üzerinden gidiyorsunuz.Hitap ettiğiniz kitle belli,yazmak istediğiniz konular belli.Her telden yazan blogların bir nişi yoktur.Aslında nişi olan bloglar diğer bloglara nazaran daha uzun vadeli oluyor.

3.Planlama yapın
İlk başlarda blog yazmak zor gelecektir.Düzeninizi kurmak için bir plan yapın.
Örneğin:Haftada bir kez yazı yayınlayacağım ya da ayda 5 kez kesin yazacağım ve bu sayının altına düşmeyeceğim.
Bunu bir kenara not alın ve kendi planınızı yapın.Haftada bir kez yazmak sadece 1 gününüzü alacaktır.Geri kalan 6 gün ise ne yazacağınıza karar vermeniz için yeterince uzun bir süredir.

4.Aklınıza gelen yazı fikirlerini bir kenara not alın
Bir yazı fikrinin aklınıza ne zaman geleceği belli olmuyor.Yazacak gün geldiğinde ise konu bulmakta zorlanıyor insan.Bu durumun önüne geçmek için not alın!Ummadık anda aklınıza binlerce fikir gelebilir.
Bir örnekle açıklayalım;tesadüfen bir doğum günü partisine gittiniz ve o ortamı görünce bir anda ilham geldi size.Bu durumda çıkış noktamız doğum günü partileri olsun.İşte bu konuyla ilgili aklıma gelen birkaç fikir:
1.Doğum günlerinde yapılması gereken tarifler
2.Çocuklara almanız gereken doğum günü hediyeleri
3.Erkek/kız çocukları için parti fikirleri
4.Doğum günü partisi nasıl organize edilir?
5.En özel doğum günüm
6.Masrafsız doğum günü fikirleri
Sadece bir doğum günüyle alakalı binlerce başlık bulunabilir.Fikirlerin nerede ve ne şekilde geleceği belli olmuyor.

5.Sadece yazın
Yazılarınızın kötü olacağı endişesi taşıyorsanız tüm bunları bir kenara bırakın.Sizden daha iyi yazan varsa kötü yazanda vardır.Tek yapmanız gereken attığınız başlıkla içeriğin uygun ve size özgü olmasıdır.Hiç kimse yazmaya mükemmel başlamıyor.Ama zamanla kendini geliştiriyor.Blog üzerindeki ilk yazdığım yazılara bakınca ben bile kendi acemiliğimi görüyorum.Yazı yazarken kendinizi sürekli iyileştirmeye odaklayın.Zamanla yazılarınız ve yazılara bakış açınız değişecektir.

6.Sabırlı olun
Blog yazma alışkanlığının kolay kazanılmadığını söylemiştim.Bu alışkanlığı kazanana kadar sabırlı olmanız gerekiyor.Bir alışkanlığı tam manasıyla kazanmak 21 ile 40 gün sürer.Bu süreç boyunca azimli olmanız gerekir.Bu alışkanlığı kazandıktan bir süre sonra yazmak istemeseniz bile sizi blog yazmaya itecek dürtüleriniz olacaktır.Bunu en iyi uzun süredir blog yazan insanlar bilir.

7.Sevdiğiniz konulara öncelik tanıyın
Herkesin yazmayı sevdiği şeyler vardır.Kiminin kitaplar,kiminin sinema,kiminin yemek tarifi gibi.....
Yazmaktan en çok keyif aldığınız birkaç ana başlığı belirleyin.Mesela benimki en çok Blog tasarımı ve üniversite sınavı.
Bunlarla ilgili birçok konu mevcut.Bunlar hakkında da bilgi birikimim olduğu için yazmak beni heyecanlandırıyor.Bu alışkanlığı kazanana kadar sevdiğiniz konulara öncelik tanıyın.Tabi blogunuzu da sevin.Çünkü her blog keşfedilmeyi bekleyen farklı bir alem gibidir.

8.Yazılarınızı ulaştırmak istediğiniz kitleyi düşünün
Herkes yazılarının birileri tarafından okunmasını ister.Hatta bu yazılara yorum yapılmasını ve okuyucunun ne düşündüğünü bilmek ister.Tüm bunlar bir anda olmuyor maalesef.İlk başlarda blogunuzu tanıyan sizden başka kimse olmayacak ama yinede yazın bir gün birileri sizi illa keşfedecektir.Buna kendimde şahit oldum.İlk takipçilerimi blogumu açtıktan 4-5 ay sonra edindim.
Ama o zamana kadar ben yinede bir sürü şey yazmıştım.

9.Blog yazmayı sevip sevmediğinizi sorgulayın
Neden böyle diyorum biliyor musunuz?Bir hevesle severek açtığımız blogu bir süre sonra yarıda bırakıyoruz.Çevremiz ölü bloglarla dolu.Bu işi yapmaktan keyif almıyorsanız bunu devam ettirmenin bir manası yok..Blogunuzu ve yazılarınızı sevin.En önemlisi yazmayı sevin.Her insanın anlatacak hikayesi,yazacak yazısı vardır.Kimse size neden bunu yazdın diyemez.Bu işi sevin çünkü bu sizin kilit noktanızdır.

10.Sadece yazmaya odaklanın
Son dönemlerde oldukça sık karşılaştığımız blog trafiğimi nasıl arttırım,nasıl para kazanırım gibi soruları bir kenara bırakın.Tek odaklandığınız nokta yazmak olsun.Siz yazdıkça zaten tüm bunlar kendiliğinden yavaş yavaş oluyor.İlk aylar içerik yayınlamak bu alışkanlığı edinmek için mükemmel bir fırsat.

Tüm bunlara eklemek istediğiniz görüşünüz varsa yorumlar kısmına yazarak hem bana hem de yeni gelecek arkadaşlara yardımcı olabilirsiniz.
Şimdilik Hoşçakalın

Resimler Freepik sitesinden alıntımıştır.


ÇOCUKKEN İZLEMEYİ SEVDİĞİM ÇİZGİ FİLMLER

Hepimizin bakınca çocukluğuyla özdeşleştirdiği şeyler vardır değil mi?Çizgi filmlerde bunlardan birisi.Bugün bile can sıkıntısında izleyecek bir şey bulamayınca yine kaçamağımız oluyorlar.
En azından benim için öyle.Hatta evinizde çocuk varsa her an bu kanallar açık oluyor.Arada bir bende oturup kardeşimle izliyorum.Ama dikkat ettiğim bir şey var.Belki ben büyük olduğum içindir bilemiyorum  şuan ki çizgi filmleri izlerken keyif alamıyorum.İşin garibi kendi çocukluğumda izlediğim çizgi filmleri defalarca izlesem sıkılmıyorum.Konumuza dönecek olursak aşağıya izlediklerimi bir liste halinde bırakıyorum :)
Taş devri
60'lı yılların başında yayınlanmaya başlanmış.Türkiye'de ise 80'li yıllarda gösterime girmiş.Tabi 2000'lerin çocukları olarak bizden önceki nesilden aldığımız bu geleneği bizden sonraki nesle de başarıyla aktarmış bulunmaktayız.Şuan bile izlenmekte.
Tom ve Jerry
Yaşım kaç olursa olsun izlemeye doyamadığım çizgi filmlerden.Hatta her bölümünü defalarca izlemiş olduğumdan ezberimdedir.Küçükken ekranda görmemiz yeterdi başına oturmamız için.
Bugün bile ülkemizde yayınlanıyor ve bizde bıraktığı o etkiyi şimdiki çocuklarda da bırakıyor.
Şirinler
“Eğer uslu durursanız ve iyi bir çocuk olursanız, bir gün Şirinleri görebilirsiniz.”
Ülkemizde olduğu gibi dünyada da oldukça bilinen bir çizgi film.Aslında göründüğü kadar da şirin olmadığına dair yazılar var.Ama çocukluğumun vazgeçilmezleri arasındaydı :)
Ninja Kaplumbağalar
Kim tahmin ederdi ki kaplumbağalar ile dövüş sanatlarının birleşip önümüze koyulacağını?Hatta ve hatta bu denli popüler olacağını?Tüm bunları Kelvin ve Peter adındaki ikiliye borçluyuz.Sonradan öğrendim ki kaplumbağar isimlerini rönesans sanatçılarından alıyormuş.Benim favorim Michelangelo idi.Onun hakkında unutmadığım iki şey; biri haylazlıkları diğeri midesine indirdiği pizzalar.
Temel Reis
Çocuklara ıspanağı sevdiren adam Temel reis...Tabi asıl ismi Popeye.Ben bunu türk çizgi filmi sanıyordum.
Cedric
"8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel"
Tamda Cedric ile aynı yaşta olduğum zaman izlemiştim.Sırf Chen'e aşkını itiraf etmek için dedesinden aldığı akılları unutmak mümkün değil.
Müfettiş Gadget
Çocukken gönlümüzü fetheden dedektif..Çok iyi bir dedektif olmasa bile yeğeni sayesinde olayları çözerdi.Her şeye dönüşebilen bir şapkası vardı çok severdim.Birde film boyunca çok merak ettiğimiz bir karakter vardı;Dr.pençe...Bu karakterin Dr.Crow olduğunu söyleyenler var.
Bugs Bunny
"naber cınım" herkes hatırlar bu repliği.Zeki,ve her olayı kendi lehine çeviren haylaz tavşan..
Küçükken bizi kendine bağlamayı başardı.
Winx Club
Bir dönem kızların en sevdiği çizgi filmdi.Ben bloom olcam,ben stella olcam diye dolaşırdık ortalıkta.Hatta çocukluğumuzda hayatımıza o kadar işlemişti ki sihircilik falan oynardık biz.
Scooby-Doo
Her macera bizde ayrı bir merak uyandırırdı.Bu sefer maskenin altından kim çıkacak diye bölümün sonunu heyecanla beklerdik.


Daha listeye eklemediğim  hatta adını unuttuğum bir sürü çizgi film vardır elbette.Ama şimdilik bu kadar
Hoşçakalın

FOTOĞRAFÇILIK AKIMI|FLAT LAY


Selam herkese...
Bugün kendime anlatmak için farklı bir konu seçtim.Son dönemlerde oldukça popüler olan ve hemen hemen herkesin illaki karşılaşmıştır dediğim fotoğrafçılık trendi Flat Lay'dan bahsedeceğim..
Peki nedir bu Flat Lay derseniz hemen anlatmaya başlıyorum.
Flay lay;düz bir zemin üzerine çeşitli objeleri koyarak yukarıdan/tepeden fotoğraflandırılmasına denir.
Hatırlarsanız bir dönemler kıyafetleri yere sererek çekmek çok modaydı.Aslında bu akım ilk instagramda moda sayfalarında başladı.Daha sonra trend haline geldi bugün ise blog tasarımında bile karşımıza çıkıyor buna benim blog başlığım bir örnek.
Türkçe bir karşılığı var mı henüz bilmiyorum.Ama bunun için Görsel Hikaye Anlatıcılığı tabirini kullananlar var.Bende bunu uygun buluyorum çünkü resme bir kez baktığınızda bu resim şununla ilgili diyeceğiniz temalara sahip.Genellikle birbiriyle alakalı objeler konulsa da güzel görünmesi amaçlandığından karışık ve alakasız objeler koyanlarda mevcut.
Bu tarz fotoğraflara genellikle PİXABAY ve FREEPİK gibi ücretsiz sitelerden ulaşabilirsiniz.

Peki bir fotoğrafın bu trende girmesi için hangi özellikleri taşıması gerekir:
  • En önemli koşul tepeden çekmek
  • Genelde arka zeminin sade renk olması gerekir
  • Genelde bir mesaj verilmek istenir;pasaport veya bavul koyarak seyahat temasının işlenmesi gibi
  • Objeler bazen düzenli konulsa da bazen dağınık konularak fotoğraflanır
  • Doğal ışıkta çekmek gerekir bu yüzden gündüz çekim yapılır
  • Objeler/nesneler arasında bir miktar boşluk olmalıdır
Bende bugün bir deneme yapmak istedim.Kapalı havaya denk geldiğinden yeterince ışık yoktu.Amatör olduğumu da hesaba katınca böyle bir şeyler çıktı.Hep aynı objeler üzerinde çektim çünkü kendime vermek istediğim mesaj vardı:Ders çalış Nur, Kitap oku Nur!....




Please Don't Remove.

FOLLOW ON INSTAGRAM

Who Am I?

Who Am I?
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Sed pellentesque nibh enim, quis euismod enim lacinia nec. Phasellus quam diam, semper in erat eu. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Sed pellentesque nibh enim, quis euismod enim lacinia nec

Search

DESIGN+CODE AFRAS STUDIO|2022